Paratiroid Adenomu

Paratiroid bezleri, boynun iki tarafında, tiroid bezinin üst ve alt kesimlerinin arkasında yer alan, 5 mm. den küçük, fasulyeye benzer şekilde oluşumlardır. Sayıları genellikle dört olmakla beraber, bazen daha çok sayıda ve farklı yerleşimlerde de olabilirler. Görevleri kalsiyum metabolizmasının ayarlanmasıdır. Bu amaçla parathormon adlı hormonu salgılarlar.

Hiperparatiroidizm, diyabet ve tiroid hastalığından sonra toplumda en sık görülen endokrin hastalıktır. Yaklaşık % 0,6 oranında ve daha çok ileri yaştaki kadınlarda görülür. Bu durumda parathormon ve buna bağlı olarak kandaki kalsiyum düzeyleri artar. Kemiklerdeki kalsiyum düzeyi düşer, kemikler yumuşar ve kırıklar oluşabilir. Ayrıca bu hastalarda böbrek taşları da sık görülür.

Primer hiperparatiroidinin en sık nedeni tek bir paratiroid adenomunun varlığıdır. Ayrıca çok sayıda bezin büyüdüğü hiperplazi olarak adlandırılan duruma bağlı olarak da gelişebilir. Bir de özellikle böbrek hastalarında görülen, sekonder ve tersiyer hiperparatiroidi tipleri de vardır.

Büyümüş olan paratiroid bezinin/bezlerinin yerinin saptanması tedavinin başarısı yönünden oldukça önemlidir. Bu nedenle her hastada ultrasongrafi ve sintigrafi yapılmalıdır. Bu tetkiklerle paratiroid adenomu ya da hiperplazisi saptanamazsa 4 boyutlu bilgisayarlı tomografi gibi daha ileri tetkikler de gerekli olabilir.

Klasik tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak özellikle bezin oldukça küçük olması ya da atipik yerleşim varlığı gibi nedenlerle bazen cerrahide yeri bulunamayabilir. Bu gibi durumlarda ya da hastanın isteğine bağlı olarak ablasyon yöntemleri ile de tedavi gerçekleştirilebilir. Ablasyon yöntemi olarak genellikle daha kontrollü bir yöntem olan radyofrekans tercih edilir. Uygulayan doktor deneyimli ise mikrodalga ablasyonu da uygulanabilir. Daha önceleri kullanılan etanol ablasyonu ise özellikle alkolün çevre dokuya sızması riski ve çok etkin olmaması nedeni ile artık tercih edilmemektedir.

Paratiroid adenomlarında ablasyon tedavisi genellikle 10 dakika gibi kısa bir süre içinde gerçekleştirilir. Ancak ses kısıklığı yönünden tiroid nodül ablasyonundan biraz daha risklidir. Çünkü paratiroid bezleri ses sinirine çok yakındır. Bu nedenle araya şekerli su (% 5 dekstroz) verilerek paratiroid bezi çevre yapılardan izole edilir ve sonrasında ablasyon yapılır. Bu yönden paratiroid ablasyonunda doktorun deneyimi çok önemlidir.

Yeterli ablasyon sağlanmışsa parathormon düzeyi kısa sürede düşer. Biz hastalarımızı işlem sonrasında 15. gün, 1., 3. ve 6. aylarda parathormon ve kalsiyum düzeylerini ölçtürerek takip ediyoruz. 6. ayın sonunda parathormon ve kalsiyum düzeyleri tam normale dönmemişse ablasyon işlemi tekrarlanabilir.